Doğal afetler toplumsal travmalar yaşatır. Toplumsal travma dediğimiz, katastrofik olayların sebep olduğu, olayın olduğu yerden bağımsız olarak toplumun diğer bireylerini de etkileyen olaylardır. Gaziantep ve Kahramanmaraş üslü on ilimizde yaşanan yıkıcı deprem de bizim için öyle bir doğal afettir.
Hepimizde çaresizlik, öfke, üzüntü ve suçluluk gibi duygular yaratan içimizde derin bir hüzün bırakan bir olay yaşadık veya şahit olduk. Öncelikle hepimize geçmiş olsun ve ölümlerimiz için ise başımız sağ olsun.
Deprem gibi yıkıcı olaylar sadece yapısal değil ruhsal yaralar da bırakır. Genelde tehlike hissettiğimiz zamanlarda beynimiz iki şey yapar; birincisi tehditi değerlendirir ikincisi ise tehditten korunmaya çalışır. Tehditi algılar “Savaş, Kaç veya Don” komutlarından birini gönderir. Bunları yapabilmek için beden kendini hazırlar; kalp atışının ve soluk alıp verme hızı artışı, kas gerginliği, korku, şaşkınlık içinde olanlara inanamama hali, şok, uyuşma hissi, terleme, titreme ve bulantı bedenimizde hissedilmeye başlayabilir.
Genelde tehlike geçtiğinde bu tepkiler azalarak biter fakat deprem gibi tehlikenin önceden sezilemediği savaşılamadığı veya kaçılamadığı noktalarda bu tepkiler bedene hapsolur. Tehlike geçmesine rağmen hala tehlike varmış gibi vücudumuz etkilenebilir.
Travma ile başa çıkabilmek için hareket etmek çok iyi gelebilir. Zaman zaman kaslarımızı çalıştırmak sıkışan enerjinin başka bir yere aktarılmasına, açığa çıkmasına yardım eder. Aynı zaman da sosyal destek çok önemlidir. Sevdiklerinizle vakit geçirmeyi ve onlardan destek isteyebileceğinizi unutmayın. Bazen bir sarılma bile birçok yarayı sarmaya yetebiliyor.
Kendinizi güvende hissettiğiniz yerlerde olmak, size iyi gelen aktivitelere dönmeye çalışarak travmanın etkilerinin azalmasına yardımcı olabilir. Bunlarla beraber bazen kendimizi koruduğumuzu düşünsek de sinir sistemimiz o travmayı içinde barındırmaya devam eder.
El bileklerimizi, ayak bileklerimizi ya da omuzlarımızı yavaşça daireler çizecek şekilde döndürmek, kulağımızın dış kısmını ovalamak, 3-5 kez nefes alarak onu yavaşça üflemek, nefesimize odaklanmak, çevremizdeki üç objeyi seçip, seçilen nesnelerin özelliklerini fark etmek, gün içerisinde size iyi hissettiren eşyalara dokunmak (tüylü, pelüş olabilir), bazen de ağzınızın içinin ıslak olmasını sağlamak sinir sistemimizi düzenleyecek ve ona şu anda olduğunu hatırlatacaktır.
Eğer yaşanan depremden sonra • Uykusuzluk, • Kabuslar görme, • Olayla ilgili anıların rahatsız edici biçimde sık sık hatırlama, • Sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu ve bu nedenle diken üstünde hissetme, • Kolay irkilme, • Çabuk sinirlenme, • Gelecekle ilgili plan yapamama, • Yabancılaşma, • Olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma gibi belirtiler yaşıyorsanız lütfen bir uzmana başvurun. EMDR’ın travmalar üzerinde çok etkin bir çalışma yöntemi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Lütfen yardım isteyin.
Nil Topaloğlu
Klinik Psikolog
Σχόλια