Hayatın yoğunluğu içinde dikkat etmediğimiz ve görmezden geldiğimiz bir sürü ayrıntı vardır aslında. Bunların çok da önemli olduğunu düşünmeyiz bile. Mesela bir yere defalarca gidip yıllardır orda olan ama sizin hiç fark etmediğiniz bir tablo olmuştur. Bedenimiz ise bu görmezden geldiğimiz durumların arasında en önemlilerinden biridir. Genelde bedenimizle sadece “bu kıyafet olmuş mu?”, “kilo mu almışım?” gibi fiziksel özelliklerimize merakla baktığımız zamanlarda iletişime geçmeyi tercih ediyoruz.
Peki bir yerimiz ağrıdığında, kasıldığımızı hissettiğimizde, belimiz tutulduğunda veya bir hastalık geçirdiğimizde bedenimiz sizce bize ne anlatmaya çalışıyor? Bunları durup düşündüğünüz oluyor mu?
Bedenin de aslında kendine ait bir dili vardır. Yardım ister, sıkıntısını dillendirir, mutluluğunu gösterir, bazen de rahatlığından haberdar eder yani duygularımızı tercüme eder.
Hiç dikkat ettiniz mi, bedensel sıkıntılar, hastalıklar hep stresli anların ardından gelir, hep stresli düşüncelerin olumsuz düşüncelerin arkasına gelir bunlara ek olarak, bazen de geçmişte yaşadığımız olumsuz olayları, biz farkında olmadan dahi, bize hatırlatacak ipuçlarını algıladığımızda baş gösterir.
Bedenimizi rahatlatmak için bir iki yöntem kullanabiliriz.
Bunlardan biri ağzımızın içini ıslatmaktır. Ağzımız gergin olduğumuzda veya stresli hissettiğimizde kurumaya başlar. Ağzın içini kendi tükürüğünüzle veya suyla ıslatmak bedene rahat olması gerektiğinin sinyalini gönderir.
Bir diğeri düzenli nefes alıp vermektir. Nefesimizi kendi vücut ritmimizde, vücudumuzu zorlamadan almamız önemlidir. 4 birimde (burada saniye kullanmayacağım çünkü herkesin vücut işleyişi birbirinden farklıdır, o yüzden birim diyeceğim) derin bir nefes alıyoruz. 2 birim kadar nefesimizi tutuyoruz. Sonra yine 4 birimde veriyoruz. Bunu 10 kere tekrarladıktan sonra bedeninizin daha rahatladığını, stresinizin daha azaldığını göreceksiniz.
Evde çeşitli esneme hareketleri yapabiliriz. Gerinme, kaslarınızı sıkıp tekrar açma, zıplama gibi. Bunlar vücudunuza ve size şu anda olduğunuzu hatırlatır.
Başınızdan aşağıya doğru inen şifa yayan, sağlık dağıtan ve ağrılarınızın içine nüfus edip onları küçültebilen bir ışık huzmesinin kafanızın üstünüzden size doğru geldiğini ve sonrasında da bu huzmenin başınızdan başlayarak bütün vücudunuza yayıldığını hayal edip, bunu hissedebilirsiniz.
Bunlar bedeninizi bir nebze olsun rahatlatacaktır. Fakat bu her zaman yeterli gelmez, asıl sorunun neden kaynaklandığını bulmak için içimize dönmemiz ve hangi duyguları, nerede, neden ya da niçin hissettiğimizi anlamlandırmamız gerekir. Bir duyguyu, bir ağrıyı ve bir olayı anlamlandırdığınızda bunu hayatınızda bir problem olarak görmek yerine işlevsel olan bir başka şekle dönüştürme gücünü de elde etmiş oluruz.
Nil Topaloğlu
Klinik Psikolog
Comments