top of page

Çocukları İlkokula Psikolojik Olarak Hazırlama

Gerek çocuklar gerekse ebeveynler için ilkokula başlangıç süreci heyecan ve kaygı yaratıcı bir süreç olarak görülmektedir. Tüm ebeveynler çocuklarının ilkokula başlangıç sürecini kolaylıkla atlatmasını ve eğitim hayatını başarılı bir şekilde tamamlamasını istemektedir.

Bu sürecin sağlıklı şekilde atlatılmasının ilk şartı çocuğun psikolojik olarak ilkokula hazır olmasıdır. Çocuğun psikolojik olarak okula hazır olması, duygu ve düşüncelerinin farkına varabilmesi ve ifade edebilmesi, iletişim kurabilmesi, okul kurallarına uyabilmesi ve sorumluluklarını yerine getirebilmesi, merak duygusunun gelişmiş olması, karşılaştığı sorunlara çözüm önerileri getirebilmesi demektir.

İlkokula başlamadan önce okuma öğrenen, sayı sayabilen ve bazı matematiksel problemleri kolaylıkla çözebilen çocuklara rastlamak mümkündür. Motor gelişimi, bilişsel gelişimi ve dil gelişimi okula başlangıçta çok önemli noktalar olsa da bu başlıklar yeterli değildir. Tüm bunların yanında çocuğun okula uyum sağlamasındaki en önemli etken sosyal ve duygusal gelişiminin de ilkokula başlamak için yeterli olmasıdır. Ülkemizde okul öncesi kurumlarda çocukların ilkokul için akademik olarak hazırlandıkları sosyal, duygusal ve öz bakım becerilerini geliştirmek adına yapılan faaliyetlerin ise biraz daha kısıtlı olduğu görülmektedir.

Eğitim Bilimci Gutkina, çocuklardaki okula psikolojik olarak hazır olma durumlarını üç başlık altında değerlendirmiştir. Bunlar; davranışları denetleyebilme becerisi, sembol, simge ve işaretlerin yorumlanma becerisi ve sosyal yeterliliktir. Çocuk, dürtüsel olarak yaşı gereği davranışlarını denetlemekte zorlanabilmekte, davranışlarını denetleme becerisi olmayan çocuklar da hem kendisi hem de akranları açısından farklı uyum sorunlarına neden olabilmektedir.

Semiyoloji adı verilen sembol, simge ve işaretlerin yorumlanabilme becerisi gelişmemiş çocuklar, günlük yaşam içindeki sembolleri anlamlandırmada zorluk yaşayacakları için okul içinde de farklı problemlerle karşılaşmaları olasıdır. Sosyal yeterlilik, çocuğun iletişim kurma ve devam ettirme, işbirliği ve yardım edebilme gibi temel toplumsal becerileri kapsamaktadır. Öğretmeniyle veya akranlarıyla iletişim başlatmakta zorlanan çocuklar, kendini ifade edemediğini düşündüğü için içine kapanık tavırlar sergileyebilmektedir. Çocukların kendi duygularını tanıması hem iletişim sürecinde hem de çocuğun duygusal gelişimi açısından kilit noktadır. Mutluluk, üzüntü, kızgınlık gibi temel duyguların farkında olan çocuk okul içindeki tepkilerini de daha kolay kontrol edebilmektedir.

Çocuk, ilkokula geçiş sürecinde ve akabinde ilk kez “endişe” duygusuyla tanışmaktadır. Çocuğun kendisinin farkına varmaya başlaması ile beraber endişe duygusu kendini göstermektedir. Bu durum çocuğun kendisine ve çevresine bakış açısını değiştirmekte ve yeni bir döneme giriş yaptığının sinyallerini vermektedir.

Okul kuşkusuz ki çocuklardan belirli sorumlulukları yerine getirmelerini beklemektedir. Bu sorumluluklar, çocuklarda içsel olarak motivasyon oluşmadığında hem çocuk hem de ebeveynler için güç durumlar doğurabilmektedir. Okula gitmemek için çeşitli bahaneler üreten, ödevlerini yapmayı reddeden, grup etkinliklerinde görevlerini yerine getirmeyen çocuklar içsel olarak okula hazır olmayan çocuklardır.

Bir yandan sürekli üst üste eklenen sorumluluklar, bir yandan çocuğun bunları yapacak gücü kendinde bulamaması çocuğun kendi içinde bir çatışma yaşamasına neden olabilmektedir. Çocukların ilkokula başladıkları yaşlarda ebeveynleri tarafından onaylanması onlar için çok önemlidir. Bu içsel çatışmaya ebeveynleri tarafından onaylanmamak eklenince çocukların psikolojik olarak yıpranması oldukça sık rastlanan bir durumdur.

Yukarıda bahsedilen negatif durumların yaşanmaması adına ebeveynlere düşen görev temelde çocukların tanımak ve bireysel farklılıklarını gözlemlemektir. Çocuklarını iyi tanıyan ebeveynler çocuklarının kişiliklerine göre onlara yaklaşabilecek ve olumlu tutum geliştirmelerinde onlara yardımcı olabileceklerdir. Çocuğun öz güvenini geliştirmesine yardımcı olan, sosyalleşmesine destek olan, kendini ifade etmesine fırsat tanıyan ve çocuğuna kendini tanıması için uygun ortamlar yaratan ebeveynler çocuklarını ilkokula hazırlarken doğru adımlar atan ebeveynlerdir.

Çocukları ilkokula psikolojik olarak hazırlamak için belirli yardımcı etkinlikler uygulanabilir. Bu etkinlikler içerisinde hem materyallerle hazırlanabilen hem de günlük hayat içerisinde direkt uygulanan etkinlikler vardır. Çocukların duygularını tanımaları için ev içerisine yerleştirilecek bir pano uygulaması oldukça yararlıdır. Pano üzerine yerleştirilen mutlu, mutsuz, sinirli, heyecanlı gibi ifadeler görselleştirilerek çocuklardan her sabah ve akşam hangi duyguyu hissettiklerini işaretlemeleri ve söylemeleri istenebilir. Böylelikle çocuklar duygularının da farkına varmış ve çevresine de ifade etme olanağı bulmuş olacaklardır.

Davranışlarını kontrol etmekte zorlanan çocuklar için kolaylıkla hazırlanabilecek kartlar, çocuklara temel kontrol becerileri kazandırmada yardımcı olabilmektedir. Gerekli durumlarda susma, bekleme, ısrarcı olmama, düşünme gibi davranışları içeren kartlar sayesinde çocuklar davranışlarını nasıl yönetmeleri gerektiği ile ilgili fikir sahibi olurlar. Ebeveynler, bu kartları gerekli gördükleri durumlarda yaptıkları hareketi düşünmelerini teşvik etmek amacıyla çocukları için kullanabilirler. Günlük hayat içinde markette sıra bekleme, sinemada sessiz kalabilme, toplum içinde ses tonunu ayarlama gibi sosyal kuralları uygulamak çocuğun daha sonra okulda öğretmen ve arkadaşlarıyla sorun yaşamasının önüne geçecektir. Bunların yanı sıra, çocuklara içinde sosyalleşme ile ilgili yardımlaşma, işbirliği, saygı gösterme gibi konuları içeren masallar okumak ya da anlatmak çocuklara olumlu örnek oluşturması adına kullanılabilecek oldukça faydalı bir yöntemdir.

Ebeveynlerin ilkokula hazırlık sürecinde çocuklarına sevgi ve sabırla yaklaşması hem çocukları için hem de kendileri için bu süreci kolaylaştıracaktır. Ebeveynden ayrılmakta zorlanma, okul kurallarına uyum gösterememe, öğrenme sorunları gibi durumlarda bir uzmandan yardım alınması tavsiye edilmektedir.

Gözde Uludağ

Uzm. Psikolojik Danışman

bottom of page